Bizim en büyük sorunumuz başlamamak ve
başladıktan sonra en büyük diğer sorunumuz da kararlı olup devamını getirememek. Hatırlarsanız 2016'ya umutla girdim. Kararlı olacağım her pazar blog yazısı yazacağım, günlük 20 sayfa kitap okuyacağım, Haftada üç film, ayda bir sergi gezeceğim ayda en az 1 kez sinemaya gideceğim diye madde madde uzayan bi liste yazmıştım. Hatta siz de kendinize böyle bi liste yazın madde madde demiştim.
Bugün ayın son pazarı olduğu için aşağıda ne kadar uyduğumu madde madde yazacağım. Maddelere geçmeden önce bizim kişisel sorumuz nelerdirden başlayıp toplumsal sorunlarımızı kendimce yazacağım.
Bireysel sorunlarımız
* Kararlılık
Bi işe başlamak için kararlı olmamak ve başladıktan sonra devamını getirememek
*Kararsızlık
Hayatta ne olmak istiyoruz, neyi istiyoruz, kimi istiyoruz, hangi mesleği istiyoruz, bilmiyoruz. Yaş olmuş 40 hala hayattan ne istediğimizi bilmiyoruz.
* Bireyselleşmek.
Her şeyi ben merkezci bakmak. Dünyanın sadece kendi etrafımızda döndüğünü zannediyoruz.
* Güven sorunu
(Babana bile güvenmeyeceksin) O hale gelmişiz babana bile güvenmeyeceksin de kime güveneceksin. Çok saf değilsen insanlara güvenmek kötü sonuçlar doğurmaz.
* Çok uyuyoruz.
Bu maddeyi işimdi bi haber okudum. İzmirde özel bi hastanede insanların en çok başvuru sebebi "uyku" imiş. Günlük 6 saat 8 saat yeter. Aşırısı zarar. Kendinizi aynı saatte uyumaya aynı saatte uyanmaya adapte edin. Vardiyalı gece gündüz çalışıyorsanız. İşiniz oldukça zor.
*Sosyal medya
Sırf sosyal medya hakkında bi yazı değil kitap bile yazılır. Çünkü gereğinden fazla sosyal medya da yaşıyoruz. Sanal bi gerçekliğimiz var orda mutlu oluyor orda üzülüyoruz. Ne kadar like o kadar mutluluk ne kadar unflow o kadar mutsuzluk. En çok takılanların başına beni yazabilirsiniz. Ama azaltmaya çalışıyorum.
*Gösteriş Toplumu
Başkaları için en güzel elbisemizi giyiyoruz, Başkaları için en güzel yemeği yapıyoruz. Başkaları için ene güzel lafları ediyoruz. En yakınımızdaki ailemiz arkadaşımız için hiç bir şey yapmıyoruz çoğu zaman. Başkaları beğensin diye başkalarına hava olsun diye yapmacıklığın dibini oynuyoruz.
*Okumuyoruz.
*Hazırbeleşçilik
Emek göstermeden kısa yoldan köşeyi dönmeyi düşünüyoruz. Örneğin (Şans oyunları, üç kağıtçılık, hırsızlık,...vs.) Yani 'armut piş ağzıma düş' ü istiyoruz.
*Tüketim toplumu
Adete her birimiz ne kadar çok tüketiriz onun yarışına girmişiz. Tüm kredi kartlarımız limitleri full. Ne kadar tüketirsek o kadar mutlu olacağımızı sanıyoruz. Oysaki mutluluk tüketmede değil üretmede. Siz hiç kendi balkonunuzda biber ekip onu her gün sulayıp sonra yediniz mi ? O biber acı olsa bile en tatlı şeydir bize göre. Çünkü emek var. Kendi emeğimiz. Sadece biber olarak düşünmemek lazım her şey için öyle.
*Mutsuzluk
Mutluluğu hep pahalı şeylerde lüks yerlerde, en yeni telefon markasında, trendlerde arıyoruz. Oysaki mutluluk küçük şeylerdedir. Bu yazıyı okurken tebessüm etmek. Arkadaşımızın gözündeki mutluluk. Son paranı arkadaşına vermek. Mutluluk bi simidi bölüşebilmek. vs.
Bireysel sorunları yaz yaz bitiremedim ki toplumsal sorunlara geçeyim.
Ocak ayı raporu
*Okunan kitap: 1
*Film: 5
*Yabancı Dizi: 5 bölüm (yeni başladım)
*Yerli Dizi: parça parça evdekiler izledikçe
*İngilizce: Kursa başladım
*Günlük olmasada 2-3 günde bir tüm gazete manşetlerine göz attım.
*Günlük düzenli olmamakla birlikte2-3 köşe yazısı.
*Heralde en kararlı olduğum şey her pazar yazı yazmam. Tabi bazı günler pazartesi de yazdım ama olsun yazdım sonuçta.
Gelelim değerlendirmeye. Çok kararlı olup her şeyi disiplinli yapamadım. Ama en azından başladım. Şubat ayında daha çok yazmak, okumak, izlemek ümidiyle....
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder