Rotamızı İstanbul'un bakir kalan sokaklarına doğru çiziyoruz. Eminönü'nden kalkan İETT'lere bindikten 5-10 dakika sonra Balat'a ulaşmak mümkün. İç tarafa yürüyünce burası İstanbul mu diye şaşırmaktan kendimizi alamıyoruz. Eski bakkallar, dükkanlar, tarihi ahşap binalar, taş binalar karşılıyor bizleri. Taş kaldırımlı dar sokakları adımlıyoruz usulca..
Sık sık deklanşöre basmak yerine hayretler içinde çevreyi gözlemliyoruz.
Köşe başı dönercide yarım ekmek döner atıştırarak soluk alıyoruz. Nereye gezebiliriz diye öneri isteyince dönerci ustasından şansınıza pazar bugün var. İsmailağa Camine Fatih'e doğru yürüyün diyor. Oraya doğru yola alınca kara çarşaflı kadınlar, uzun sakallı insanlar, ortaokuldan dağılmıç gencecik kapalı kızlarla karşılaşıyoruz. İsmailağa Camii'ne varınca tamamen kapalı insanlarla karşılaşıyoruz.
Doğma büyüme İstanbullu olan arkadaşım ürküyor ve çekiniyor İstanbul'da böyle bi yer var mı ilk kez görüyorum diyerek şaşkınlığını gizleyemiyor.
Ordan döndükten sonra bir sağa sola gidiyoruz. Şüphesiz benim en çok ilgimi çeken İsmailağa cami çevresi ve Fener Rum Kilisesi.Böyle iki farklı durup aynı yerde. Tabi Rum kesim orda yaşıyor mu bilmiyorum. Balat'da çok kapsamlı sosyolojik inceleme yapmak lazım.
Bu sefer yazmak yerine sizi çektiğim fotoğraflarla bakir kalan Balat sokakları ile baş başa bırakıyorum.
Balat'a gitmeyen varsa en yakın zamanda gezip görmesini tavsiye ediyorum. Bu pazar yazımı da böyle noktalayıp. Bi sonraki pazar görüşmek üzere
Mayıs/2016
İstanbul/Balat
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder