CEKİCEN Afrika Kaplanı filminde çölde kaybolunca hafızasını kaybediyor. Kenidisinin kim olduğunu hatırlamak için “KİMİM BEN” diyerek kim olduğunu hatırlamaya çalışıyor. Ve adı "KİM" olarak kalıyor. Filmi değilde size kendimizin kim olduğunu anlatmaya çalışacağım başımdan geçen ufak bi kaç olayla. Sahi kimim ben.
WHO AM I ? Kimim Ben ? |
Sahi kimim ben.
Gazeteci mi
öğrenci mi
editör mü..
Adıyamanlı mı yabancı mı ?
Bugün yani her ayın son gününü kim olduğumuzu sorgulama günü ilan ediyorum. Nerde doğduğumuzu ailemizin kim olduğunu çevremizde kimlerin olduğunu nerde okuduğumuzu nerde çalıştığımızı en son hangi filme gittiğimizi, en son hangi kitabı, şiiri okuduğumuzu, en son kime iyilik yaptığımızı, en iyi arkadaşımızı, dostumuzu, sevgilimizi, aşkımızı gençliğimizi, yaşlılığımızı, çocukluğumuzun masum düşlerini, gelecek planlarımızı.. Bu listedeki maddeleri dilediğinizce çoğaltın ve bunları bi yere yazın. Her ayın son günü bunlara bakın ve yol kat edip edemediğinize bakın ve yeniden yazın. Ben sorguladım siz de sorgulayın, hatta kendi listemi de aşağı da yazıyorum.
CEKİCEN/ JACKIE CHAN |
Bugün başımdan geçenleri anlatacağım neden böyle bi yazı yazdığımı. İşten izinli olduğum için biraz geç uyanayım uyanınca iyi bi kahvaltıdan sonra şöyle Aksaray Eminönü haliç Kadıköy sokaklarında dolanıp fotoğraf çekeyim dedim. Lakin geç uyuduğumdan geç uyandım. Ve teee 1.30 saat gidiş 1.30 saat geri dönüşü göze almadım ve mahallemde fotoğraf çekeyim dedim. Evden çıktım her zamanki gibi çocukların koşuşturmacası top oynamaları, bağrışmaları.. Benim de niyetim çocukların fotoğrafını çekmek idi. Ve de öyle yaptım. Bizim sokaktan yukarı dönerken yanımdan geçen teyze biri sana sesleniyor dedi. Dönüp baktım bi teyze bana doğru geliyor.
Yavrum sen gazeteci misin ?
Eskiden olsam evet teyze gazeteciyim derdim.. İki kere düşündüm, üç kere düşündüm. Gazetecilik mezunu idim. Ulusal bir ajans’ta fotoğraf editörü olarak çalışıyordum. Ama gazeteci değildim. Bana göre gazeteci: (haber peşinde koşan, haber yazan, röportaj, söyleşi yapan, kalemi kuvvetli entellektüel birikime sahip olan kişi idi gazeteci).
Çocukların oyun oynadığı sokak Esenyut/İstanbul |
Gazetecilik tanımıma göre ben gazeteci değildim. Fotoğraf çektiğim için fotoğrafçıyım dedim. Teyzenin belli ki derdi sıkıntısı vardı. Yollar yeni parke ile döşenmişti. Başka bi derdi vardı.
Derdin ne teyzem dedim ?
Teyze de gazeteci isen sana bizim
mahalleyi haber yap diyecektim dedi. Bizim mahallede gördüğün gibi çok çocuk var. Hele yazın hepsi dışarda oynuyor. Bağırıyorlar çağırıyorlar kavga ediyorlar. Hatta geçen gün çocuklar kavga etti. Bi çocuğun babası da pencereden silah çekti dedi. Zorla olayı yatıştırdık dedi. Ve daha nice sıkıntılardan bahsetti.Düşündüm çocuklar nerde oyun oynar diye. Evde, parklarda.. Park yoksa nerde oynar. Evinin önünde. Burası Esenyurt diye çocuklar evinin önündeki sokakta oyun oynayabiliyor. İstanbul gibi bi şehirde çoğu aile çocuğunu evinin önünde bile oyun oynamaya yollayamaz tehlikeli olduğu için. Şükret ki teyze çocuklar oyun oynayabiliyor evinin önündeki sokakta. Esenyurt göçlerle ve son birkaç yıldır da Suriyeli ailelerin gelmesiyle nüfusu daha da artan bir yer haline gelmişti. Çünkü İstanbul’un diğer semtlerine göre yarı yarıya daha ucuzdu. Ülkemizdeki çarpık kentleşemenin en yoğun olduğu şehir İstanbuldu şüphesiz. Gittikçe ranta yerleşim yerlerine açılan kentlerde düzensiz yapılaşmalar, estetikten yoksun binalar, Gökdelenler dibinde gecekondular artmaktaydı. Kentin sorunları anlatmakla bitmez.
Ben yazının başında belirttiğim sorgulamaları, yapılanları ufak bi liste yapıp sonlandırıyorum. Önümüzdeki Kasım listesinde görüşmek üzere.
İşte Benim En son izlenen, okunanlar Listem: Ekim 2015
Film: Barfi ! Hint Filmi Anurag Basu
Konser: Bir Günlük Konser
Şiir Kitabı: Wallahi ben en son ne zaman şiir kitabı okumamişem hatırlamıyom :)
Kitap:Mahremiyetin Dönüşümü / Antony Giddens
Dergi: Ot
İyilik: Ortaokulda sıra arkadaşıma 09 uç vermek J
Aşk: Şukufe
Arkadaş: Elmooooo
Hayal: Çok okunmak
Sizde kendi listenizi yapın önümüzdeki ay bakalım ne gibi değişimler olmuş kendimizde karşılaştıralım.
31 Ekim 2015
İstanbul/Esenyut
Mikail Eren
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder